Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, mücbir sebep hali ve Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun (AATHUK) 48’inci maddesiyle ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Kara, özellikle deprem bölgesindeki vergi mükelleflerinin mağduriyetlerini önlemek için mücbir sebep halinin uzatılması ve kanunun revize edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Mücbir sebep uygulamasının güçlü bir yasal dayanağı olduğunu hatırlatan Kara, “Mücbir sebep hali, kamu alacaklarının tahsiliyle ilgilidir ve Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesiyle tanımlanmıştır.
6 Şubat depreminden sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen mücbir sebep hali sayesinde, vatandaşlarımız için 30 Kasım 2024’e kadar süre kazandık.
Ancak bu süre dolmak üzere. Vergi mükellefleri, 31 Ocak 2025’e kadar beyannamelerini sunmak, ardından 28 Şubat 2025 ve 2 Haziran 2025 tarihleri arasında vergilerini ödemek zorunda.
Bu noktada AATHUK’un 48’inci maddesi, vergi borçlarının faizsiz şekilde 24 aya kadar taksitlendirilebileceğini öngörüyor,” ifadelerini kullandı.
Kara, mücbir sebep süresinin uzatılmaması durumunda deprem bölgesindeki mükelleflerin ekonomik yük altında kalacağını vurguladı.
“Bugün, bir yandan mücbir sebebin uzatılması için mücadele ederken, diğer yandan mevzuatın vergi mükellefleri lehine sağladığı imkanların uygulanması için çalışmalıyız.
Ancak görüyoruz ki bazı kesimler deprem bölgesini bütçe açığının sebebi veya bir tür kaza mahalli gibi algılayarak yardımları azaltmaya, mali tedbirleri gevşetmeye çalışıyor. Buna asla izin vermeyeceğiz,” dedi.
AATHUK’un 48’inci maddesinin ve mevcut uygulamalarının sorunlu olduğunu belirten Kara, maddenin daha açık hükümler içermesi gerektiğini dile getirdi.
Kara, “Bugün alacakların tecil edilmesiyle ilgili süreç, tamamen amme idarelerinin kararına bağlı. İdareler, mükellefin zor durumda olmasına rağmen talepleri reddedebiliyor.
Borcun ödenememesi durumunda tecil süreci tekrar başlatılabiliyor ancak bu süreç hem belirsiz hem de mükellefler için yorucu bir hale geliyor.
Hangi borçların düşük faizle veya faizsiz tecil edilebileceği Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın takdirine bırakılmış durumda,” ifadelerini kullandı.
Kara, çözüm önerileri olarak AATHUK’un 48’inci maddesi ve uygulama genelgelerinin revize edilmesini, daha esnek bir sistem kurulmasını önerdi.
“Vergi mükelleflerinin beyanları esas alınarak, teminat aranmaksızın 48 ila 60 ay arasında taksitlendirme yetkisi idarelere ve defterdarlıklara verilmelidir.
Aynı zamanda mücbir sebep hali en az 5 yıl daha uzatılmalıdır. Deprem bölgesindeki yurttaşlarımız artık sonu gelmez mevzuat tartışmalarını değil, hızlı ve sonuç odaklı çözümleri hak ediyor,” dedi.
"Deprem Bölgesi Acil Çözüm Bekliyor"
Açıklamasının sonunda Kara, deprem bölgesinin ekonomik ve sosyal durumuna değinerek, “Bu süreçte mazeret üretmek veya düzenlemeleri ağırdan almak kabul edilemez.
Deprem bölgesi, vergi mükelleflerinin acil ihtiyaçlarına yanıt verecek kararlı adımlar bekliyor,” ifadelerini kullandı.
Kara, özellikle deprem bölgesindeki vergi mükelleflerinin mağduriyetlerini önlemek için mücbir sebep halinin uzatılması ve kanunun revize edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Mücbir sebep uygulamasının güçlü bir yasal dayanağı olduğunu hatırlatan Kara, “Mücbir sebep hali, kamu alacaklarının tahsiliyle ilgilidir ve Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesiyle tanımlanmıştır.
6 Şubat depreminden sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen mücbir sebep hali sayesinde, vatandaşlarımız için 30 Kasım 2024’e kadar süre kazandık.
Ancak bu süre dolmak üzere. Vergi mükellefleri, 31 Ocak 2025’e kadar beyannamelerini sunmak, ardından 28 Şubat 2025 ve 2 Haziran 2025 tarihleri arasında vergilerini ödemek zorunda.
Bu noktada AATHUK’un 48’inci maddesi, vergi borçlarının faizsiz şekilde 24 aya kadar taksitlendirilebileceğini öngörüyor,” ifadelerini kullandı.
Kara, mücbir sebep süresinin uzatılmaması durumunda deprem bölgesindeki mükelleflerin ekonomik yük altında kalacağını vurguladı.
“Bugün, bir yandan mücbir sebebin uzatılması için mücadele ederken, diğer yandan mevzuatın vergi mükellefleri lehine sağladığı imkanların uygulanması için çalışmalıyız.
Ancak görüyoruz ki bazı kesimler deprem bölgesini bütçe açığının sebebi veya bir tür kaza mahalli gibi algılayarak yardımları azaltmaya, mali tedbirleri gevşetmeye çalışıyor. Buna asla izin vermeyeceğiz,” dedi.
AATHUK’un 48’inci maddesinin ve mevcut uygulamalarının sorunlu olduğunu belirten Kara, maddenin daha açık hükümler içermesi gerektiğini dile getirdi.
Kara, “Bugün alacakların tecil edilmesiyle ilgili süreç, tamamen amme idarelerinin kararına bağlı. İdareler, mükellefin zor durumda olmasına rağmen talepleri reddedebiliyor.
Borcun ödenememesi durumunda tecil süreci tekrar başlatılabiliyor ancak bu süreç hem belirsiz hem de mükellefler için yorucu bir hale geliyor.
Hangi borçların düşük faizle veya faizsiz tecil edilebileceği Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın takdirine bırakılmış durumda,” ifadelerini kullandı.
Kara, çözüm önerileri olarak AATHUK’un 48’inci maddesi ve uygulama genelgelerinin revize edilmesini, daha esnek bir sistem kurulmasını önerdi.
“Vergi mükelleflerinin beyanları esas alınarak, teminat aranmaksızın 48 ila 60 ay arasında taksitlendirme yetkisi idarelere ve defterdarlıklara verilmelidir.
Aynı zamanda mücbir sebep hali en az 5 yıl daha uzatılmalıdır. Deprem bölgesindeki yurttaşlarımız artık sonu gelmez mevzuat tartışmalarını değil, hızlı ve sonuç odaklı çözümleri hak ediyor,” dedi.
"Deprem Bölgesi Acil Çözüm Bekliyor"
Açıklamasının sonunda Kara, deprem bölgesinin ekonomik ve sosyal durumuna değinerek, “Bu süreçte mazeret üretmek veya düzenlemeleri ağırdan almak kabul edilemez.
Deprem bölgesi, vergi mükelleflerinin acil ihtiyaçlarına yanıt verecek kararlı adımlar bekliyor,” ifadelerini kullandı.